Proje Okulu Mağdurları İçin Sürgün Riski 11-16 Ağustos 2025

Kategori : Eğitim Dünyası, Güncel

MEB, ihtiyaç ve norm kadro fazlası öğretmenlerin Ağustos 2025 yer değiştirme duyurusunu 14 Ağustos tarihinde yayınladı. Takvime göre ihtiyaç ve norm kadro fazlası durumunda olan öğretmenler 20-22 Ağustos tarihlerinde tercihte bulunacaklar ve 25 Ağustos tarihinde de atamaları yapılacak. Tercih yapmayan veya yapsa dahi atanmayan öğretmenler 26-27 Ağustos tarihlerinde, düşük puanlı öğretmenlerden başlamak üzere, valiliklerce re’sen atanacaklar. Tüm bu süreçlerden sonra halen atanmamış öğretmenler ise 28-29 Ağustos tarihilerinde il geneli için tercihlerde bulunacaklar ve atamalar 1 Eylül’de yapılacak. Bu yerleştirmelerde de atanmayan ve mazerete bağlı yer değişikliklerinde il milli eğitim müdürlüklerine atanmış öğretmenler il genelindeki açık kurumlara re’sen atanacaklar.

Proje okullarından gönderilen ve şu an ihtiyaç fazlası durumda olan kıdemli çok sayıda öğretmenin atanacak açık norm kadro olmadığı için ilçe milli eğitim müdürlüklerinin depolarında beklediğini öncelikle belirtmek gerekmektedir. Söz konusu öğretmenlerin, bu atama döneminde kendi ilçelerinde açık kadro olmadığı için, başka ilçelerdeki okullara re’sen atanma olasılığı söz konusudur.

İlçe gruplarının geçtiğimiz aylarda yeniden oluşturulduğunu ve bu grupların coğrafi uzaklıklar dikkate alınmadan çok geniş tutulduğunu, bu nedenle de ciddi mağduriyetler oluşturacağını daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik. Ağustos 2025 atamalarında ilçe grupları içerisinde yapılacak re’sen atamaların bu nedenle bir anlamda sürgüne dönüşeceği açıktır. Bu durumda proje okullarından hukuksuz şekilde gönderilen binlerce öğretmeni şimdi de bir sürgün riski beklemektedir.
Proje okullarından hukuksuz şekilde gönderilen binlerce öğretmen başta olmak üzere, norm kadro ve ihtiyaç fazlası öğretmenlerin kendi istekleri dışında görev yaptıkları ilçelerden başka ilçelere re’sen atanmaları sürgün anlamına gelir ve kabul edilmesi mümkün değildir. Öğretmenlerin çalıştıkları kurumlar işveren tarafından tek taraflı belirlenemez. Böyle bir belirleme öğretmenlerin emekçi kimliğini aşındırır. Mücadele ederek elde ettiğimiz kimliğimizi savunmaya devam edeceğiz.

Mağdur Öğretmenler Bakanlığı

Milli Eğitim Bakanlığının Ankara’da bulunan merkez binasının önü son dönemde protesto gösterilerinin, basın açıklamalarının yapıldığı en önemli alan oldu. Bakanlığın mağduriyetler üreten uygulamaları ve politikaları, protesto gösterileri ve basın açıklamaları için Bakanlık binasının önünün seçilmesinin nedeni oldu. Mülakat mağduru, atama bekleyen, proje okullarından hukuksuz şekilde gönderilen, ücretli çalışan öğretmenler, taban ücret uygulamasını isteyen özel sektör öğretmenleri, öğrencilerin eğitim hakkı için kaygılanan veliler başta olmak üzere pek çok kesim son yıllarda MEB önünde sorunlarına çözüm aramak durumunda kaldılar ve bundan dolayı da sık sık MEB önüne geldiler.

Geride bıraktığımız haftada da MEB önü basın açıklamalarının ve protesto gösterilerinin yapıldığı önemli bir yer oldu. İlk olarak 11 Ağustos tarihinde atama bekleyen öğretmenler Bakanlık önüne gelerek ek atama taleplerini bir kez daha dile getirdiler. 13 Ağustos tarihinde AGS sonuçlarının açıklanması ile 2024 KPSS sonuçları geçerliliğini yitirdi. Öğretmen arkadaşlar bu tarihten önce bir kez daha atama taleplerini ifade etse de MEB bu konuda inisiyatif alamadı ve ekonomik nedenlerle ek öğretmen ataması yapılmadı. Yeterli sayıda öğretmen atanmaması sonucunda hem atanmayan öğretmenlerin hem de ücretli çalışan öğretmenlerin sayısının artacağı açıktır. Öğretmen açığı ücretli öğretmenlerle değil mutlaka kadrolu öğretmenlerle kapatılmalıdır.

Ataması yapılmayan öğretmenlerden bir gün sonra, 12 Ağustos tarihinde de “Mülakat Mağduru Öğretmenler” MEB önündeydi. Mülakat mağduru öğretmenler, 287 gündür hak mücadelesini sürdürüyorlar ve maruz kaldıkları adaletsizliği ve eşitsizliği MEB önünde bir kez daha ifade ederek sorunun çözümü için ek atama yapılmasını talep ettiler. Mülakat mağduru öğretmenler Bakanlık önünde saatlerce bir muhatapla görüşmeye çalıştılar ancak bu çaba da sonuçsuz kaldı.

MEB önünde bekleyerek seslerini duyurmaya çalışan mağdur öğretmenler toplu sözleşme talepleri için Bakanlık önüne gelen sendika temsilcilerine de yaşadıkları adaletsizlikleri anlatmaya çalıştılar. Eğitim Bir Sen yetkilileri ile görüştükleri sırada bir sendika yöneticisinin mağdur öğretmenlerin ellerindeki afişleri indirmeye çalışması ise tepkiyle karşılandı. Öğretmenlerin taşıdığı afişlerden rahatsız olan yönetici, aslında iktidara yakın sendikacılığın da ne olduğunu da göstermiş oldu.

Mülakat mağduru öğretmenler 12 Ağustos tarihinden bu yana MEB önünde hem bir muhatap arıyorlar hem de çözüm için taleplerini yükseltmeyi sürdürüyorlar. MEB, sorunlarının çözümünü talep eden diğer kesimlere yaptığı gibi, mülakatlarda da sorun yokmuş ve yapılan tüm işlemler kusursuzmuş gibi davranmaya devam etti ve kayıtsızlığını korudu. Günlerce Bakanlık binası önünde çözüm için bekleyen öğretmenleri görmedi, öğretmenlerin feryadını işitmedi. Oysa sorun yok sayıldığında ortadan kalkmaz, çözümün ilk adımı sorunun varlığını kabul etmektir.

Mazeret Tayininde İl Emrine Atananlara MEB’den Kötü Haber

Mazerete bağlı yer değişikliklerinde il emrine ataması yapılan öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanına çiçek göndererek teşekkür ettiği basında yer almıştı ve MEB’in Aile Yılına uygun bir adım attığı ifade edilerek övgü dolu sözler paylaşılmıştı. Ancak, ihtiyaç ve norm kadro fazlası öğretmenlerin Ağustos dönemi yer değişikliği kılavuzu yayınlanınca durumun bu şekilde olmadığı ve sürecin bu şekilde atanan öğretmenler için pek parlak olmadığı anlaşıldı.

Yayınlanan kılavuza göre, ilçe grupları içerisinde isteğe bağlı ve re’sen ve il genelinde isteğe bağlı yer değişikliklerinde ataması yapılmayan ve 2025 yılı mazerete bağlı yer değişikliklerinde il milli eğitim müdürlüklerine ataması yapılanlar il genelinde re’sen atanacaklar. Örneğin eş durumu mazeretinden dolayı Ankara il milli eğitim müdürlüğüne ataması yapılan bir öğretmenin Ankara’nın dış ilçelerine re’sen ataması yapılabilecek. Bu durumun çok ciddi mağduriyetler yaratacağı, aile birliğinin sağlanması açısından önemli sorunlar yaratacağı açıktır.

İl milli eğitim müdürlüklerine atama yapılmasının öğretmenlere müjde olarak sunulmasının üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra yapılan bu düzenlemenin mutlaka yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Öğretmen açığı öğretmenleri mağdur edilerek kapatılamaz.

AGS Sonuçları Açıklandı

Milli Eğitim Akademisi, eğitim alanında son dönemde en fazla tartışılan kurumlardan biri oldu ve anlaşılan o ki olmaya da devam edecek. Akademi, eğitim fakültelerini işlevsiz hale getireceği ve öğretmenlik mesleği üzerinde bir vesayet odağına dönüşebileceği için eleştiriliyor. Akademide hazırlık eğitimine alınacak öğretmenlerin belirlenmesi için uygulanan Akademiye Geçiş Sınavı (AGS) sonuçları 13 Ağustos tarihinde açıklandı.

500 bine yakın öğretmenin başvurduğu AGS sonuçlarına göre sadece 10 bin öğretmen akademide hazırlık eğitimine alınacak. Hazırlık eğitimine alınacak öğretmenlerin alanlara göre sayısı açıklanmadı, bu açıklama yapıldığında da yeni mağduriyetlerin yaşanması oldukça güçlü bir olasılıktır.

Atama bekleyen yüzbinlerce öğretmen var ve akademi eğitimine alınacak öğretmenler en erken 2027 yılının Şubat ayında öğretmen olarak çalışmaya başlayacaklar. Bu durumun hem atama bekleyen hem de ücretli çalışan öğretmen sayısının artmasına neden olacağı açıktır. Bu nedenle de akademi eğitimine alınacak 10 bin öğretmeni değil de dışarıda kalan, atanma umutlarını yitiren yüzbinlerce öğretmene odaklanmak gerekiyor. Her geçen gün atanmayan öğretmen sayısı artarken istihdam edilen öğretmen sayısı da istikrarlı şekilde azalmaktadır. Eğitim hizmetinin sağlıklı yürütülmesi ancak güvenceli çalışan kadrolu öğretmenlerle mümkündür.

Kamu Kaynakları Kamu Okullarına

12 Ağustos 2025 tarihli Resmi Gazetede özel okullarda okuyan öğrenciler için verilecek devlet desteğine dönük iki ayrı tebliğ yayınladı. İlk tebliğ, Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ile Gaziantep ilinin Islahiye ve Nurdağı ilçelerinde özel okullarda okuyan ve daha önce devlet desteği alan öğrencilere verilecek katkı miktarlarına dönük olandı. İkinci tebliğ ise, hem organize sanayi bölgeleri içinde hem de dışında bulunan özel meslek liselerinde okuyan öğrencilere verilecek devlet desteği miktarlarına dönük olandı.

Deprem bölgelerinde bulunan okul inşaatları henüz tamamen bitirilemedi, bölgede bulunan öğrencilerin, beslenme başta olmak üzere, temel gereksinimlerinin karşılanmasında devlet üzerine düşeni yapmadı ve depremin öğrenciler ve eğitimciler üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler tam anlamıyla ortadan kaldırılamadı. Tüm bu koşullarda depremden etkilenen tüm öğrencilere kamu kaynaklarını aktarmak yerine özel okullara transfer etmek, siyaseten yapılmış sınıfsal bir tercihtir.

Kamu kaynaklarının yayınlanan tebliğlerle özel okul patronlarına transfer edilmesine uzunca bir süredir devam ediliyor; söz konusu kaynak transferi eğitimde yaşanan piyasalaşmanın sonuçlarından biridir. Kamu okullarının, temizlik ve güvenlik başta olmak üzere, temel gereksinimlerinin karşılanamadığı, kadrolu temizlik personelinin istihdam edilemediği, yeterli sayıda öğretmen atamasının yapılamadığı, emekçilerin ücretlerinin sürekli düşürüldüğü koşullarda kamu kaynaklarının özel okul patronlarına aktarılmasının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Kamu kaynakları mutlaka kamu okulları için kullanılmalıdır.

Okullar Açılırken Temizlik Görevlisi Sorunu

2024-2025 Eğitim Öğretim yılı başında okullarda yaşanan temizlik ve güvenlik görevlisi krizini kamuoyu unutmadı. Okulların açılmasının yaklaştığı şu günlerde benzer sorunların yaşanmaması gerektiği uyarısı sık sık MEB’e yapılmaktadır. Toplum Yararına Programlar (TYP) kapsamında 2025-2026 Eğitim Öğretim Yılında okullarda temizlik görevlisi olarak çalışacak emekçilerin belirlenme süreci de başladı.

TYP kapsamında geçici olarak çalışan emekçilerin en fazla 6 aylığına istihdam edildiğini MEB mutlaka dikkate almalı ve sene ortasında yeni bir temizlik-güvenlik krizi yaşanmaması için önlemleri şimdiden almalıdır. Eğitim kurumlarında bu türden sorunların yaşanmaması için mutlaka kadrolu yardımcı personel istihdam edilmesi gerekmektedir. Kamu hizmetinin sürekliliği, düzenliliği ve niteliği açısından eğitim emekçilerinin kadrolu istihdamı nitelikli kamusal eğitim için tek geçerli yoldur.

LGS Yerleştirmeleri Tamamlandı

14 Ağustos tarihinde MEB LGS 2. nakil sonuçlarını açıkladı ve bu nakille de liselere yerleştirme süreci tamamlanmış oldu. Yerleştirme sonuçlarına göre akademik eğitim veren fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin doluluk oranı neredeyse %100’ e yakın olurken, imam hatip liseleri ve meslek liselerinde ise doluluk oranları daha düşük oldu.

Yerleştirme sonuçlarına göre fen ve sosyal bilimlerde boş kontenjan kalmadı ve doluluk oranı % 100 oldu, Anadolu liselerinde ise Türkiye genelinde toplam 143 boş kontenjan kaldı ve doluluk oranı %99.8 oldu. İmam hatip okullarında toplam 3825 boş kontenjan kaldı ve doluluk oranı %91.4 oldu. Meslek liselerinde toplam 4898 boş kontenjan kaldı ve doluluk oranı ise %87 civarında kaldı.

Sınavla öğrenci alan liselere yerleşme oranlarına bakıldığında öğrencilerin akademik eğitim veren fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerini daha fazla tercih ettiği ve diğer okul türlerinin bu okullar kadar tercih edilmediği açık şekilde görülmektedir. MEB, kendisine ait olan bu verileri de dikkate alarak okullaşma politikasını yeniden belirlemelidir.

Özel Proje Uygulayan Okullar Kılavuzu Yayınlandı

MEB, 15 Ağustos tarihinde “Özel Proje Uygulayan Okullar Kılavuzunu” yayınladı. Kılavuz, mevcut proje okullarının proje okulu statüsünü sürdürebilmeleri için ve ilk kez proje okulu olmak için başvuracak okulların bu kapsama alınmaları için yapmaları gereken işlemleri düzenliyor. Kılavuz, okulları proje yapan okullar ve tematik okullar olarak sınıflandırmaktadır. Kılavuzun ekindeki dokümanlara göre okullar puanlanmakta ve barajı geçen okullar ya yeni proje okulu olmakta ya da proje okulu statüsünü korumaktadır, barajı geçemeyenler ise proje okulu olma statüsünü alamamakta veya proje okulu olanlar da bu statüyü yitirmektedir.

Proje okullarına dönük kılavuzun okullar arasında oluşturacağı ayrım ortadadır. Okulların proje okulu olan ve olmayan olarak ayrıştırılması, aynı nitelikli ve niteliksiz okul ayrımında olduğu gibi, öğrencilerin alacağı eğitim hizmeti açısından da doğru değildir. Okulların puanlanarak birbirleriyle rekabet etmek durumunda kalması da ayrıca kabul edilebilir bir durum değildir. Bu sürecin öğretmenler ve öğrenciler üzerinde de ayrıca ciddi bir baskıya neden olacağı açıktır.

Proje okullarının yönetiminde yaşanan keyfilik, kadrolaşma ve kişiye bağlılık sürekli olarak mağduriyetler üretmektedir. Her ne kadar kılavuz yayınlanmış olsa da bu okullara yapılan öğretmen atamalarında ve yönetici görevlendirmelerinde her hangi bir kural veya ölçünün bulunmaması sürekli olarak mağduriyetler yaratmaktadır ve yaratmaya da devam edecektir. Proje okulu uygulaması acilen sonlandırılmalıdır ve 8 Nisan tarihinde hukuksuz şekilde okullarından gönderilen öğretmenlerle ilgili işlemler iptal edilmelidir.

Öğretmenlerin mağdur edilmediği günlerde görüşmek üzere…

Paylaş:

1 Yorum. Yeni Yorum

  • Fatma Çaylak
    18 Ağustos 2025 23:02

    Bizi zor günlerimizde yalnız bırakmadığınız ve tercüman olduğunuz için çok teşekkür ediyorum, umarım sonuç hayırlısı olur. 😌

    Yanıtla

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Eğitimde Duvarlar ve Köprüler
Patrick Dodd: Yapay Zeka Bilgiye Erişim Maliyetini Düşürüyor: Üniversiteler, Sunduklarını Yeniden Düşünmeli!