Umutlar Tükenirken 2-8 Haziran 2025

Kategori : Eğitim Dünyası

ÖSYM, 21-22 Haziran tarihinde yapılacak olan yükseköğretim kurumları sınavına (YKS) başvuran aday sayısını açıkladı; 2024 yılından 3 milyon 120 bin 870 adayın başvurduğu YKS’ye bu sene 2 milyon 560 bin 640 aday başvurdu. Bir önceki yılla karşılaştırıldığında başvuran aday sayısında 560 bin 230 azalma olduğu görülmektedir.

YKS’ye başvuran aday sayısında yaşanan düşüşün tek bir nedeninin olmadığı açıktır. En önemli nedenin, gençlerin eğitim aracılığıyla yaşamlarında anlamlı değişiklikler yapma umudunun azalması olduğu söylenebilir. İçerisinde bulunduğumuz dönem, gençlerin geleceğe umutla bakmasına olanak vermemekte, eğitim aracılığıyla edinecekleri bilgi ve becerilerin yaşamlarını değiştirmeye yetmeyeceğine dair bir algı oluşmasına neden olmaktadır, bunun da eğitimden uzaklaşmaya neden olduğu ifade edilebilir.

İkinci olarak, diplomalı işsiz sayısında yaşanan artış ve neredeyse iş bulma ümidinin tükeniyor olması gençlerin eğitime dönük tutumunu olumsuz etkilemektedir. Gençler arasında üniversite eğitiminin neredeyse gereksiz ve işlevsiz olduğuna dair bir algı oluşmasına neden olan bu durumun kısa sürede değişeceğine dair de bir umudun olmaması gençleri eğitimden uzaklaştırmaktadır.

Ülkede yaşanan ekonomik krizden, ücretli çalışanların gelirlerinin düşmesinden dolayı ailelerin büyük bir bölümü için gençlerin üniversite eğitiminin giderlerini karşılamak artık olası değildir. Bu durumdan dolayı gençler üniversite eğitimi yerine çalışmayı tercih etmek zorunda kalmaktadır. Ayrıca, ÖSYM’nin belirlediği sınav ücretlerinin yüksekliği de gençlerin sınava başvurusunu olumsuz yönde etkilemektedir.

YKS’ye başvuru sayısında yaşanan düşüşün nedenlerinin ayrıntılı olarak incelenmesi ve bu konuda bilimsel çalışmaların yapılması gerekmektedir. Gençlerin eğitimden uzaklaşmasının çok ciddi olumsuz sonuçları olacağı açıktır. Yapılması gereken yükseköğretim politikalarını kamucu bir bakış açısıyla yeniden yapılandırmaktır.

Mağdur Öğretmenlere Bayram Yok

Mağdur edilen toplum kesimlerinin başında öğretmenlerin geldiğini daha önce ifade etmiş ve bu durumun sadece kötü yönetim veya MEB’in yaptığı yanlışlıklardan kaynaklı olmadığını, yapılan tercihlerin ve uygulanan politikaların sonucu olduğunu yazmıştık. MEB’in öğretmenlere dönük politikaları sürekli olarak öğretmenler arasında bazı kesimleri mağdur etmekte ve mağdur edilen öğretmenler de sorunlarının çözümü için seslerini duyurmaya çalışmaktadırlar.

Kurban Bayramı öncesinde mülakat mağduru öğretmenler, proje okullarında kıyıma uğramış öğretmenler, özel sektörde çalışan öğretmenler ve ücretli öğretmenler yaşadıkları sorunların çözümü için MEB’den iyi bir haber beklediler ancak yaşanan sorunları görmeme, duymama konusunda ısrar eden MEB yine sessizliğini bozmadı. Bir bayramı daha yaşadıkları mağduriyetlerden kaynaklı buruk geçiren öğretmenler, çözüm için mücadele etmek dışında seçenek olmadığının artık farkındalar.

Proje Okulu Yok Merkezi Sınavla Öğrenci Alan Okul Var

Proje okulları ile ilgili tartışmalar devam ederken LGS merkezi sınav giriş bilgilerini yayınlandı. Ancak ortada oldukça büyük bir belirsizlik var. 22 Şubat 2025 tarihinde Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle “proje okul” kavramı tanımlardan (Madde4-kk) çıkarıldı; ayrıca proje okullarını düzenleyen madde de (Madde 20-A) yönetmelikten çıkarıldı.
Yapılan değişiklikle yönetmeliğe proje okullarının yerine, merkezi sınavla öğrenci alan okul kavramı eklendi; ayrıca yönetmeliğe göre “merkezi sınavla öğrenci alan okullar” bazı kriterlere göre (ek-6) komisyonlar tarafından belirlenecek. Ancak şu ana kadar hiçbir okul merkezi sınavla öğrenci alan okul statüsü için başvuru yapmadı. Anlaşılan o ki MEB, sınavla öğrenci alacak liseleri yönetmeliğe uygun olmayan şekilde kendisi merkezden belirleyecek.

Proje okulları, Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde olmayan bir kavram. MEB, 8 Nisan tarihinde genel yönetmelik olan Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde bulunmayan ancak, 22 Şubat değişikliklerinden sonra ne işe yarayacağı belirli olmayan, proje okulları ile ilgili başka bir yönetmeliğe dayanarak öğretmenleri okullarından gönderdi.

Yeni dönemin yönetme biçiminin “belirsizlik ve keyfilik” olduğunu ifade etmiştik. Benzer bir durumu proje okulları ve merkezi sınavla öğrenci alan liselerde de görmekteyiz. MEB’in, bu belirsizliği ortadan kaldırarak proje okullarının geleceğinin ne olacağını ve merkezi sınavla öğrenci alacak okulların nasıl belirleneceğini kamuoyuna açıklaması gerekmektedir.

Eğitim Yöneticiliği Bekleyen Öğretmenler de Mağdur

Eğitim kurumlarına ilk defa yönetici olarak atanmak için öğretmenlerin önce yazılı sınavda 60 puan ve üzeri alması gerekiyor; bu barajı geçen öğretmenler daha sonra sözlü sınava giriyor ve sözlü sınavdan da 60 puan ve üzeri alanlar tercih yapma hakkına sahip oluyorlar. Mülakat, eğitim kurumlarına yönetici olarak atanacaklar için elenmenin olduğu aşama olmaktadır. Mülakatın istenmeyenin, muhalif olanın elenmesinin aracı haline dönüşmüş olması burada da karşımıza çıkmaktadır.

2025 yılında ilk defa yönetici olarak atanacak öğretmenlerin sözlü sınav sonuçlarının geride bıraktığımız hafta içerisinde açıklanması ile birlikte mülakat tartışması yeniden gündeme geldi. Pek çok ilden gelen bilgiler, siyasi iktidara muhalif sendikalara üye öğretmenlerin mülakatlarda baraj altında bırakılarak tercih yapma haklarının ortadan kaldırıldığını göstermektedir.
Mülakatları siyasi iktidara muhalif sendika üyelerini elemek için kullanmak ve dolaylı olarak iktidara rıza üretilmesini sağlamak için kullanan bakış açısının özellikle eğitim alanında etkin olduğunun altını çizmek gerekiyor. Kamu hizmetlerinin üretilmesini ve kamu emekçilerinin istihdamını siyasetin etki alanından çıkarmak hizmetin doğası gereği olması gerekendir. Mülakatların artık tamamen yaşamımızdan çıkarılması için güçlü bir mücadeleye ihtiyaç var.

Eğitim Haktır Ayrıcalık Değil

Kamuoyu son birkaç gündür geride bıraktığımız hafta açıklanan özel okul fiyatlarını tartışıyor. Ekonomik krizin derinleştiği ve buna bağlı olarak geniş halk kesimlerinin yoksullaştığı ve sadece yaşamda kalmaya çalıştığı, gelirleri ile zorunlu giderlerini ancak karşılayabildikleri bir dönemde özel okulların milyonlarla ifade edilen ücretleri yaşadığımız gerçekliği ve eşitsizliği olduğu gibi ortaya koydu.

Özel okulların öğrencilerine sağladıkları olanaklar ile kamu okullarının sağladıkları olanaklar arasındaki farklar ve eşitsizlikler doğrudan öğrencilerin eğitim çıktılarını yansımakta ve bunlar da öğrencilerin gelecek yaşamlarında maruz kalacakları eşitsizliklere neden olmaktadır. Oysa eğitim haktır ve haklar ancak eşitlik durumunda anlam kazanırlar.

Özel okullarda ve kamu okullarında eğitim alan öğrencileri, sanki tüm olanakları ve koşulları eşitmiş gibi, aynı merkezi sınavlara almak ve bu sınavların sonuçlarının da meşru kabul edilmesini istemek, eğitim aracılığıyla eşitsizliklerin meşrulaştırılmasından öte bir sonuç üretmez. Eşitsizliğe maruz kalan öğrencileri desteklemek kamusal bir sorumluluktur.

Survivor Boğaziçi

Geride bıraktığımız 32 haftada hakkında en fazla yazdığımız üniversite açık ara Boğaziçi Üniversitesi odu. Boğaziçi Üniversitesi, hocaları, öğrencileri ve tüm çalışanları ile “insan, doğa ve toplum yararına bilim üretme” çabası içerisinde oldukça, üniversite yönetimi çeşitli uygulamalarla üniversiteyi tartıştırmayı başardı.

Geride bıraktığımız hafta kamuoyu, “Survivor” adı verilen ve piyasa için yapılan bir gösteri programının finalinin Boğaziçi Üniversitesinin kampüsünde yapılacağını öğrendi. Mezunların ve yıllarca ders vermiş dünya genelinde tanınan bilim insanlarının üniversiteye girişlerinin “sakıncalı” bulunarak yasaklandığı bir dönemde, böylesi bir gösteri programının kampüste çekilmesine onay veren yaklaşımın yükseköğretimin piyasalaşmasını yansıttığı açıktır.

Eğitimle ve yükseköğretimle ilgili güzel haberleri yazacağımız günler dileğiyle, görüşmek üzere…

Paylaş:

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Ütopya
Öğretmenleri Mağdur Eden Mülakatta Israr Sürüyor 9-15 Haziran 2025