Ziya Toprak: Öğrenme-Problematiği: Pedagojinin Neoliberalleşmesi

1970’lerde ortaya çıkışından bu yana neoliberalizm, ekonomi, siyaset, kültür ve eğitim anlayışımızı şekillendirmede kilit rol oynamıştır. Politika oluşturmanın baskın mekanizması olarak kurgulanan bu yönetişim biçiminden olumsuz etkilenmeyen tek bir politika alanı yok gibi görünüyor. “Tek güvenilir sosyal düzenleyici” (Trouillot, 2003, s. 53) olarak adlandırılan bu durum, devletleri eğitim ve sağlık gibi sosyal hizmetlerden geri adım atmaya zorlarken bir piyasa yönetişim modeli yaratmak için kullanılmıştır. Tüm dünyada, neoliberalizmin karmaşık ve dinamik doğasının, bazen radikal değişikliklerle bazen de rafine bir şekilde her türlü sosyal, siyasi ve ekonomik yapıya nüfuz etmesine ve etkilemesine izin verdiğine  tanık oluyoruz. Neoliberalizmin tamamlanmamış ve devam eden bir proje olduğunun, coğrafi olarak eşitsiz sonuçlar doğurduğunun ve mülksüzleştirerek biriktirme odaklı olduğu saptamaları dikkate alındığında, kurulan mekanizmanın salt piyasaları serbestleştirmek için kullanılmadığı açıktır. Neoliberalizmin “sadece ekonomiyi değil, siyaseti de; sadece kamusal olanı değil, özel olanı da; sadece ne tür kurumlara sahip olmamız gerektiğini değil, aynı zamanda ne tür özneler olmamız gerektiğini de kapsayan bir dünya yaklaşımı” olarak kavramlaştırıldığında etkilerinin anlaşılması daha kolay olacaktır (Kingfisher, 2002, s. 13). Bu nedenle hikâye, kurumlar kadar bireylerle de ilgilidir. Etkileri çoğunlukla hayal gücünün çok ötesinde; yeni ekonomik ve siyasi eşitsizlik biçimleri üretmenin yanı sıra, dünyada yaşamanın alternatif yollarını da içeriyor.

Eğitim, özel olan ile kamusal olanı ve bireysel olan ile toplumsal olanı içermesi açısından neoliberalizmin yarattığı sonuçların yakıcı bir şekilde hissedildiği alanların başında gelmektedir. Bu etkiler, çok önemli sayıda ve nitelikte çalışma ile göz önüne serilmiştir. Özelleştirme, piyasalaştırma standartlaştırma, eğitimin ve bilginin metalaştırılması, artan gözetim ve öğretmen emeğinin güvencesizleştirilmesi eğitimin neoliberal dönüşümünün bazı ortak unsurları olmuştur. Bu unsurları detaylandırmak bu çalışmanın kapsamı dışındadır. Bu metinde eğitim ile ilgili çalışmalarda çok dikkat edilmeyen hususlardan biri olarak, öğrenme alanında gerçekleşen dönüşümlere dikkate çekilmektedir. Günümüz eğitim sistemlerinin ezici çoğunluğu, neoliberal dünya tahayyülüne uygun pedagojileri ve programları benimsemekte ve kullanmaktadır. Eğitimin her aşaması ve alanı, neoliberal pedagojilerin tahakkümü altına girmiş ve eğitimin temel üçlüsü öğrenme (öğrenen), öğretme (öğreten) ve bilgi (müfredat ve aktarımı) derinden bir şekilde dönüşmüştür. Bu dönüşümün getirdikleri ile pedagojinin coğrafyası ve seviyesi değişse de bir takım ortak özelliklerden söz konusudur. Öğrenme noktasında pedagojinin psikolojileşmesi, ve bireyselleşmesi; müfredat alanında sadeleşme ve bilginin haplaşması ve ticarileşmesi, beceri ve hedef odaklı olma, ve indirgemeci olma ve öğretme alanında pedagojik deneyimin teknik bir düzeye indirgenmesi şeklinde yapısal dönüşümler gerçekleşmiştir.

Pedagojinin Psikolojileşmesi

Öğrenme bağlamında bu özelliklerin en dikkat çekeni pedagojinin psikolojileşmesidir. Burada kastedilen pedagojiye ilişkin bilginin, deneyimin ve eylemin salt psikolojinin önerdiği bakış açılarına göre kurumsallaştırılmasıdır. Davranışçı, bilişsel ya da yapılandırmacı gibi farklı yaklaşımlar kullanılarak, praksis göz ardı edilerek, pedagoji salt epistemolojik bir vaka olarak ele alınmaktadır. Çoğunlukla da gelişimsel psikoloji gibi beyaz bir epistemoloji referans alan bu yaklaşımlar, öğrenmenin politik ve kültürel olarak nötr bir vaka olduğunu savunusu yapmaktadırlar. Öğrenmenin, zihinsel süreçler sonucunda gerçekleşen ve düşüncede ve davranışta kendinin gösteren bir olgu olarak ele alındığı bu yaklaşımlarda, en nihayetinde öğrenmenin bireysel bir vaka olduğu savunusu yapmaktadırlar. Bu indirgemeci yaklaşımlarla, öğrenme ve dolayısı ile öğrenmeme durumları bireysel bir düzlemde ela alınır hale gelmiştir. Bu durum, okullarda özellikle öğrenememe (öğrenen) vakalarında kendini daha çok belli eder. Bu tarz öğrenme problemi durumlarında, çoğunlukla sorunun kaynağı olarak öğrenen üzerine odaklanılır. Ve bunun için öğrenme güçlüğü, disleksi, hiperaktivite ve dikkat eksikliği birçok ‘engellilik’ hali keşfedilmiştir. Okullarda, psikolojik danışmanlık ve rehberlik birimlerinin varlığının yaygınlaşması da bu nokta ile yakından ilişkilidir. Bu birimlerin varlığıyla, öğrenme sorunlarının sosyal, kültürel ve sınıfsal bağlamları göz ardı edilerek, sorun salt bireysel ve dolayısıyla medikal düzlemde ele alınmaktadır. Öğrenciler artık ihtiyaç duydukları ve hakları olan eğitimi almak için doktor raporlarına ihtiyaç duyar hale gelmişlerdir. Öğrenmenin bireysel olduğuna inanılan bir sistemde, sorunların da bireysel olduğuna inanılmaktadır. Bu yaklaşım neoliberal pedaogojilerin bilgiye ve müfredata yaklaşımında da kendini gösterir.

Beceriye İndirgenmiş, Yüzeysel Bilgi

Yeni pedagojilerin, yeni bir bilgi ve müfredat anlayışları da bulunmaktadır. Müfredatın sadeleştirilmesi ve salt ihtiyaç olduğu düşünülen bilginin aktarımı yaygın bir pratik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilginin yeniden tanımlanarak, salt ekonomik kullanım değeri olan bilginin geçerli bilgi olarak kabul edildiği bu yaklaşımda bilgi artık araçsal bir metaya dönüşmüştür. Hastalıkların giderilmesinde kullanılan haplar gibi, bilgi de salt politika metinlerinde belirlenen sorunlara ve ihtiyaçlara uygun şekilde kurgulanmakta ve müfredatlar bu minvalde şekillendirilmektedir. Öğrenmenin hedef ve beceri odaklı olması tam da buna işaret etmektedir. Bilgi artık bir beceri haline gelmiş ve değeri kendinden değil kullanım değeri ile ilişkili hale gelmiştir. Bu tarz bilgiyi aktaracak olan öğretmenin de paralel bir anlayışla yetiştirilmesi gerekir ki neobileral pedagojinin derinden dönüştürdüğü bir alan da öğretmenlik mesleğidir.

Teknisyenlere Dönüştürülmüş Öğretmenler

Neoliberalizmin baskın politika anlayışı olarak kullanılması ile birlikte öğretme deneyimi ve dolayısıyla öğretmenlik de derinden bir dönüşüm geçirmiştir. Yeni nesil öğretmen yetiştirme programları bu dönüşümün birer sonucudurlar. Bu programların sac ayağı öğretme odaklıdır. Öğretmenin teknik bir elemana indirgendiği bu programlarda derslerin ezici çoğunluğu öğretim ilke ve yöntemleri ve pedagojinin psikolojik boyutları ile ilgilidir. Programlarda, alan bilgisi ve genel kültür dersleri asgari seviyededir. Yeni programlar, öğretmenlere perspektif kazandırmaktan uzak, öğretmenlerin alanlarında gelişimini sağlamayan ve ancak alan bilgilerinin nasıl anlatılacağı konusunda onları uzmanlaştırmayı hedeflemektedir. Öğretmenler, birer teknisyene dönüşmüş ancak okullarda, öğrendikleri teknikleri uygulayacak ortamı bulamadıkları için işlevsizleşmektedirler.

Neoliberalizm eğitimin üç temel bileşeni üzerinde yarattığı etkiler yıkıcı olmaktadır. Öğrenmeyi ve öğrenenini psikolojik terimlere indirgemiş, öğretene işlevsiz kalmış teknisyene dönüştürmüş ve öğrenileni piyasada değeri olan araçsal metaya dönüşmüştür. Bu yıkıcı etkiler gün geçtikçe, her yeni politika ile birlikte daha da derinleşmektedir. Eleştirel pedagoji, eğitimde gerçekleşen büyük ölçekli neoliberal dönüşüme karşı fikirler ve araçlar geliştirmiş ancak kısmen de olsa bu yeni söylemsel düzene karşı kapsamlı bir yaklaşım geliştirme konusunda yetersiz kalmıştır. Bu noktada bireyselleştirilmiş, öğrenci merkezli ve dijitalleştirilmiş, depolitize ve psikolojize edilmiş öğrenmeye karşı çıkan bir düşünce çizgisi geliştirmeye ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı gidermeye dönük cevap, yine eleştirel pedagojinin düşünce geleneği içerisinde bulunabilir. Bourdieu, Bernstein, Freire ve Foucault gibi düşünürlerin geliştirdiği kavramsal araçlar kullanılarak geliştirilecek, karşı bir politik ve sosyolojik bir pedagojik düşünce hattı, bize yeni kavramsal bağlamlar sunmaya adaydır. Bu hattı nitelikleri, sınırları ve olanakları bir başka yazıda ele alınacaktır.

Kaynakça
Kingfisher, C. (2002). Western welfare in decline: Globalization and women’s poverty. Philadelphia: University of Pennsylvania Press.
Trouillot, M.R. (2003). Global Transformations: Anthropology and the Modern World. New York: Palgrave Macmillan.

Paylaş:
Etiketler : eğitimin neoliberalleşmesi, neoliberalizm okulları nasıl etkiliyor, öğretmenlik mesleğinin dönüşümü

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Sınıf İçerisinde Eleştirel Pedagoji
Duyşen’den Elizabeth’e Öğretmen Etiği