Karanlık Ev

Kategori : Eğitim Dünyası

Üçyüz elli yıl boyunca çözülmemiş Fermat’nın Son Teoremi’ni 1995’de kanıtlayan Andrew Wiles, bu teoremle uğraşma sürecini karanlık bir evde dolaşmaya benzetir:

“Evin ilk odasına giriyorsun karanlık. Kapkaranlık. Eşyalara çarpa çarpa, tökezleyerek dolaşıyorsun. Ama giderek neyin nerede olduğunu öğreniyorsun. En nihayet altı ay filan sonra, elektrik düğmesini buluyorsun, açınca birden her şey aydınlanıveriyor. Evi dolaşmaya devam ediyorsun, sıra bir sonraki karanlık odaya geliyor. Karanlıkta bir altı ay daha, yani atılan her önemli adım, bazen sadece bir an, bazen de belki birkaç gün sürmüş bile olsa, daha önce karanlıkta geçen ayların bir sonucudur, ancak onlar sayesinde vardır”.[1]

Andrew Wiles matematiksel araştırma sürecini anlatıyor ama karanlık ev benzetmesinde “Nasıl matematik yapılır?” sorusunun yanıtı da var.

Odanın karanlığından korkmadan, yaratıcı aklın yakacağı ışığa inanarak çabalamak…

Aydınlanma Çabası ve Anlamak

Bir öğrencinin kendi düşünme sürecinde “odayı aydınlatma” ve aydınlanma çabasını Cahit Arf büyük harflerle “ANLAMAK” diye yazmıştır.

Eğitmen, “Nasıl?” ve “Neden?” sorularının yanıtlarını vermiş olsa bile, bizim asıl anladığımız an elektrik düğmesine ulaştığımız “HAH!” anıdır.

Bir kişinin en iyi sahip olduğu şey karşılığını ödediği şeydir. Dolayısıyla, odanın içindeki eşyalara çarparak, düşe kalka ilerlemek kolay değildir ama ödülü çok büyüktür. Ufkumuz açılır, keşfettiğimiz şey, ulaştığımız sonuç artık bizimdir, bize aittir. Nerede karşımıza çıkarsa çıksın hemen tanır, bu sayede diğer karanlık odalarda daha cesurca dolaşırız.

Lise düzeyindeki her öğrencinin matematik yaparken böylesi sabırlı bir çabayla, karanlıktaki anların sonrasında aydınlığa ulaşabileceğine inanması gerektiğini düşünenlerdenim.

İzleyerek Matematik Yapmak !

Maalesef, yıllardır düzeltilemeyen hata artık hata olarak görülmüyor ve öğrencilerin birçoğu izleyerek matematik yapılamayacağının farkında değiller.

Matematik öğrenmenin yolunun sadece derse girmek, video izlemekten ibaret olduğunu düşündüklerinden o karanlık eve tek başına girmekten korkuyorlar.

Ne yapmalı?

Bu soruyu daha önceki yazılarımda matematik öğretmeni meslektaşlarıma getirdiğim önerilerle cevaplamaya çalışmıştım. Bu kez Cahit Arf’ın şu sözlerine dikkat çekmek istiyorum: “Matematik esas olarak sabır olayıdır. Matematikte zekâdan önce sabır gelir”.

O karanlık odayı sabırla aydınlatmaya çalışma çabasının karanlık korkusunu yeneceğinden hiç kuşkum yok.

Ama maalesef “anında tatmin” kültürünün doğurduğu sonuçlardan biri de sabırsızlık.

Yapılan birçok araştırma, ödüller için daha uzun süre bekleyebilen öğrencilerin bekleyemeyenlere göre daha başarılı olduklarını gösteriyor.[2]

Bir matematik öğretmeninin başat amacının öğrencilerin matematiksel sabrının geliştirilmesi olması gerektiğini düşünüyorum.

Matematiksel Sabrın Geliştirilmesi İçin 7 Öneri

  1. Matematiksel sabrın sadece beklemek değil aslında bir beceri olduğunu unutma.
  2. Matematiksel sabrın anlama ve keşfetme anlarımıza eşlik eden sessiz bir arkadaş olduğunu düşün.
  3. Daha önce sabırsızca atılan adımlar sayesinde yanlış sonuçlara ulaştığını hatırla.
  4. Bir problemi çözerken veya bir teoremi kanıtlarken genellikle her büyük adım küçük adımlardan oluşur. Bu yüzden hemen sonuca varma isteğini kontrol ederek mümkünse küçük adımlar at.
  5. İlerleyemediğinde durup mola ver ve bir problemle uğraşmanın bir tür “kaybetme ya da kazanma” sorunu olmadığını düşün.
  6. Soruların kendisini sevmeye çalış ve asıl meselenin “yolda olmak” olduğunu unutma.
  7. “Tekrar dene, yine yenil, bir daha dene daha iyi yenil” sözü hep aklında olsun.

Çoktan seçmeli sınav sisteminin, “düşünerek zaman kaybetme diğer soruya geç” dayatmasına karşı, öğrencilerimizde matematik hazinesinin kilidini açacak olan sabrı geliştirebilir ve onlara asıl o zaman aklımızın onurlandırılacağını anlatabiliriz diye düşünüyorum.

Ve son sözü Şems-i Tebrizî’ye bırakıyorum:

“Sabretmek; öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir”. [3] [1] https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2014/05/03/karanlik-ev/

[2] https://en.wikipedia.org/wiki/Stanford_marshmallow_experiment

[3]https://pdf-scan.alloverinformation.com/?book=askin-zulfikari-sems-i-tebrizi&type=pdf&dimension

Paylaş:
Etiketler : Ali Törün, Andrew Wiles, Cahit Arf, dersler dergisi, Fermat’nın Son Teoremi, Matematik Öğretmenlerinin Amacı, Matematik Sabrının geliştirilmesi İçin Öneriler, Matematiksel Sabır

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Toman Mamora: Doktora (PhD): “Akademik Emek ile Ünvan Prestiji Arasında Bir Tercih”
Özgür Hüseyin Akış: MESEM ve ÇEDES Programları Bağlamında Türkiye’de Çocuk İşçiliği ve İstismarı