Çocuklarımızı Serbest Bırakın 31 Mart-6 Nisan 2025

Kategori : Güncel

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve çok sayıda çalışma arkadaşının gözaltına alınması ve ardından tutuklanması ile devam eden süreçte pek çok kentte yaşananlara tepki göstermek için oldukça kitlesel gösteriler, toplantılar ve yürüyüşler gerçekleştirildi; söz konusu etkinliklere katılan en dinamik kesim ise üniversite öğrencilerinin çoğunluğunu oluşturduğu gençler oldu. Gerçekleştirilen etkinliklerde çok sayıda gözaltı yaşandı ve ardından da 301 genç tutuklandı.
Gençlerin sokak etkinliklerine bu kadar kitlesel ve etkin katılımında kuşkusuz yaşadıkları gelecek kaygısı, demokrasiden uzaklaşmanın yarattığı umutsuzluk ve adalet talebi gibi pek çok etken vardı. Yaşamlarına ve geleceklerine sahip çıkmak, yaşadıkları ülkeyi güzelleştirmek amacıyla sokağa çıkan, Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış olan haklarını kullanan gençlerin gözaltına alınması, gözaltı süreçlerinde yaşadıkları ve ardından da tutuklanmaları ülkenin en önemli gündemlerinden biri haline geldi.

Bu yazı hazırlandığında halen tutuklu olan 299 gencin büyük bir bölümü üniversite öğrencisi ve bu öğrencilerin 7 Nisan tarihinde vizeleri başlayacak. Tutukluklara yapılan itirazların bir bölümü reddedildi, bir kısım tutukluğa itiraz başvurusunun da sonuçları bekleniyor. Tutukluluk halinin devamı, öğrencilerin vizelere girememesi ve bunun sonucu olarak da eğitim hakkını kullanamamalarına neden olacaktır. Zaten özgürlüklerinden mahrum olan gençlerin bir de vizelere girememeleri tutukluluğu cezalandırmaya dönüştürecektir ve bu da ciddi mağduriyetlere neden olacaktır.

Anayasal haklarını kullanarak sokağa çıktığı için tutuklanan ve bundan dolayı en temel haklarını kullanamayan öğrencilerin aileleri tarafından hızla “Anne Baba Dayanışma Ağı” kurulu. Dayanışma ağı, bir taraftan cezaevinde bulunan öğrencilerin gereksinimlerini karşılamaya çalışırken diğer taraftan da yaşanan tutuklamalarla ilgili kamuoyunda farkındalık oluşmasına çalışıyor. Bu bağlamda da önemli mesafeler kat ettiğini gözlemliyoruz. Dayanışma ağına katkı sunmak, sesini çoğaltmak çocuklarımızın özgürlüğüne kavuşması ve demokrasi mücadelesi açısından çok değerli olacaktır.

Geleceğine ve ülkesine sahip çıkmaya çalışan gençlerin en kısa sürede özgürlüklerine kavuşmaları ve eğitim hakkı başta olmak üzere tüm haklarını kullanmalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Öğrencilerimize, gençlere sahip çıkmak anne babaların, siyasilerin, sendikaların, öğretmenlerin ama en çok üniversite hocalarının görevidir; akademi mutlaka öğrencilerine sahip çıkmalı ve hep birlikte, yüksek sesle söylemeliyiz: “Çocuklarımızı Serbest Bırakın!”

Mülakat Mağdurları Yeniden Ankara’da

Mülakat mağduru öğretmenlerin yaşadığı sorunların çözülmesi gerektiğini ve Ramazan Bayramı öncesinde ek atama ile mağdur öğretmenlerin öğrencilerine ve okullarına kavuşmaları gerektiğini ifade etmiştik ancak maalesef sorun çözülmedi ve öğretmenler bir bayramı daha buruk geçirmek durumunda kaldılar.

Mağdur öğretmenler yaşanan sorunun yargı kararı beklenilmeden ek atama ile çözülmesi için mücadele etmeye devam ediyorlar ve bu konudaki kararlılıklarını belirtiyorlar. Milli Eğitim Bakanı, yapılan atamaların adil olduğunu sürekli olarak ifade etse de kimi MEB bürokratlarının bazı mülakat komisyonlarına soruşturma açtığı bilgisi mülakat mağduru öğretmenler tarafından paylaşılmaktadır.

Mağdur öğretmenler, bu hafta 7, 8 ve 9 Nisan tarihlerinde MEB önünde olacaklar ve yaşadıkları sorunun çözümünü talep etmeye devam edecekler. Yaşananlar, sadece şu an sorun yaşayan 1611 öğretmeni mağdur etmemekte aynı zamanda öğretmenlik mesleğinin statüsünü de zayıflatmaktadır. Bu nedenle sorunu tüm öğretmenlerin ortak sorunu olarak kavramak ve sahiplenmek gerekmektedir.

Zorunlu Eğitim Tartışması Sürüyor

Milli Eğitim Bakanı katıldığı bir programda zorunlu eğitimle ilgili tartışmaya yeni bir boyut getirerek, ilk defa kademeler ve yıllarla ilgili somut bir olasılıktan söz etti. Milli Eğitim Bakanı zorunlu eğitimin 4+4 şeklinde olabileceğini, mesleki eğitime devam etmek isteyenlerin bunun üzerine iki yıllık bir mesleki eğitim alarak “tekniker” diploması alabileceğini ifade etti.

Yapılan açıklamadan anlaşılan, MEB’in bazı formüller üzerinde çalıştığı ve bu formüllerde lise eğitiminin (4+4+4’ün üçüncü 4’ü) zorunlu eğitim kapsamından çıkarılmasının planlandığıdır. Her ne kadar lise eğitiminin zorunlu eğitim kapsamından çıkarılmasının gerekçesi olarak piyasanın ara eleman ihtiyacının karşılanamaması gösterilse de, nedenin bunun çok ötesinde olduğu açıktır.

Piyasanın gereksinimlerini karşılamak için zorunlu eğitimin süresi ve kapsamını kısaltmak zaten kabul edilebilecek bir durum değildir. Bununla birlikte bir yaşam biçiminin yaygınlaştırılması için eğitim aracılığıyla yeni bir rejim inşa edilmekte, bu bağlamda zorunlu eğitim de hedef haline getirilmektedir. Tüm ifade edilen nedenlere bakıldığında zorunlu eğitim tartışması sadece bir eğitim tartışması değil doğrudan geleceğimizle ilgili bir tartışmadır.

Norm Kadro Fazlalarına Re’sen Atama

MEB, ihtiyaç ve norm kadro fazlası öğretmenlerin yer değişikliği işlemlerinin Nisan ayı içerisinde yapılacağını açıkladı. Yapılacak işlemlerle ilgili hazırlanan kılavuza göre yer değişiklikleri öncelikle belirlenen ilçe grupları içerisinde norm açığı bulunan kurumlara isteğe bağlı olarak yapılacak; isteğe bağlı yer değiştirmelerde tercih ettiği kurumlara yerleşemeyen veya tercih yapmayan öğretmenler yine belirlenen ilçe grupları içerisinde düşük hizmet puanları olanlardan başlayarak re’sen atanacaklar.
Hazırlanan kılavuza göre yapılacak yer değişiklikleri, isteğe bağlı veya re’sen, belirlenen ilçe grupları içerisinde yapılacak. İlçe gruplarının belirlenmesinde muhtemelen coğrafi yakınlık esas alınacaktır ancak bu durum da yapılacak re’sen atamalara meşruiyet kazandırmayacaktır. Görev yerlerini kendi iradeleri dışında değiştirmek, öğretmenlerin mücadele ederek ve bedel ödeyerek kazandıkları, emekçi kimliğini zedeleyecektir. Re’sen atama kabul edilebilir bir yer değişikliği yöntemi değildir.
MEB’in, hem söz konusu yer değişikliği kılavuzuna hem de öğretmen atamaları konusundaki isteksiz tutumuna bakıldığında yaşanan ekonomik krizden kaynaklı tasarrufun öğretmenlerden yapılmasının planlandığı görülmektedir. Öğretmen açığı norm kadro fazlası öğretmenlerle veya ücretli öğretmenlik yöntemiyle kapatılamaz. Açığın kapatılmasının yolu atama bekleyen öğretmenlerin bir an önce okullarla ve öğrencilerle buluşmasını sağlayarak yapılmalıdır.

Güneşli ve güzel günlerde görüşmek dileğiyle…

Paylaş:

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

19 Mart Dalgası ve Üniversite Gençliği
Proje Okullarında Öğretmen Kıyımı 7-13 Nisan 2025