April Jackson: Öğretmenler ve Ebeveynler Aynı Tarafta Olduğunda Çocuklar Gerçekten Gelişir

Kategori : Eğitim Dünyası

Çeviri: Zeynep Türksoy İlhan

Öğrenciler öğretmenleriyle ve ebeveynleriyle bir bütün olduklarını hissettiklerinde, güven ve aidiyet duyguları güçlenir; bu sayede öğrenmenin doğal bir parçası olan denemelere ve hatalara daha açık olurlar.

Okulun ilk haftasıydı. Bir akşam telefonda gezinirken bir paylaşımda takılıp kaldım. Bir anaokulu velisi, çocuğunun öğretmenine dört kez e-posta attığını ama yalnızca bir kez yanıt aldığını yazmıştı. “Şimdi ortalık karışacak,” diye düşündüm. Ama beklediğim olmadı. Veliler yorumlara öfke değil, anlayış dolu sözler yazdılar. “Daha ilk haftadan bu kadar e-postaya ne gerek var?” diye soranlar oldu. İlk haftayı “tam bir karmaşa” olarak tanımlayanlar vardı: gözyaşları, ayakkabı bağlama telaşı, tuvalet rutinleri, isimleri öğrenme, güven kurma… Hatta bazıları, gelen kutularının boşaldığı hızla yeniden dolmasından espriyle bahsetti.

Tonu nazikti, mesajı ise sadeydi: Öğretmenlerin ne kadar çok şey omuzladığını görüyoruz.

Bu bana şunu düşündürdü: Aslında çoğu aile zaten bizimle aynı tarafta. Biz eğitimciler bunu fark edip onları sürece dâhil ettiğimizde, sınıflar herkes için daha iyi bir yer haline geliyor.

Veliyi Görmek — Öğrenciyi de Görmek

Ailelerle ilgili hep aynı klişeyi duyuyoruz: Veli toplantısına kimse gelmiyor, telefonlara cevap veren yok, veliler yalnızca çocukları zorlandığında devreye giriyor.

Benim deneyimim böyle değil. ABD’nin güneydoğusundaki farklı okullarda, çoğu zaman kaynakların kısıtlı, zamanın daha da kıt olduğu yerlerde ders verdim. Defalarca gördüm ki, aradığımda veliler devreye giriyor, saygısızlıkları düzeltiyor ve nasıl yardımcı olabileceklerini soruyorlar. İstedikleri şey benim istediğimle aynı: çocuklarının öğrenebileceği, güvenli ve odaklanmış bir sınıf ortamı.

Destek her zaman kermesler ya da öğle arası gönüllülük gibi görünür olmaz. Bazen bir söylentiyi durduran ve herkesi gerçeğe yönlendiren gece 9’daki bir grup mesajıdır. Bazen “Günün yoğun olduğunu biliyorum, yanıtını ne zaman verebilirsen beklerim” diyen bir e-posta olur. Bazen başka bir aile için çeviri yapmak, kasım ayında bir kutu kurşun kalem göndermek ya da öfkenin yüksek olduğu anlarda sakin bir ton kullanmaktır. İşte bu sessiz adımlar, ortamın havasını değiştirir.

Bazı aileler hâlâ evde çocuklarına nasıl destek olacaklarını öğreniyor. Bazı veliler iki işi birden yürütmeye çalışıyor. Bazıları ise kendi çocukluklarında okul konusunda güçlü bir model görmediği için, kendi çocukları için hata yapmaktan endişe ediyor. Eğer bir çocuğun ödevine yardım ederken sabrınızın tükendiğini hissettiyseniz, sevginin ne kadar çabuk hayal kırıklığına dönüşebileceğini bilirsiniz. “Bir köy gerekir” dediğimizde gerçeği söylüyoruz. Eğitimciler o köyün bir parçası, aileler de öyle. Bizim görevimiz yalnızca çocuğu görmek değil; çoğu zaman velileri de görmek gerekiyor.

Veliyi görmek, onları bir “rakip” olarak görmekten vazgeçip, zaten bizimle aynı tarafta olduklarını fark etmek demektir. Her gün okulda olmayabilirler, pek çoğu olamaz da. Ama çevrimiçi ortamlardadırlar; o çılgın okul videolarının altına yorum yapar, “Bu doğru değil” derler. Kendi çocuklarına dinlemelerini ve öğrenmelerini söyler, başkalarına da öğretmenlerin insan olduğunu hatırlatırlar. Görüşlerin ve kararların şekillendiği alanlarda seslerini duyururlar. Onları müttefik olarak gördüğümüzde, aslında başından beri yanımızda olduklarını fark ederiz.

Velileri okul ortamının bir parçası olarak gördüğümüzde, çocukların deneyimi de değişir. Çocuklar, çevrelerindeki yetişkinlerin uyum içinde çalışıp çalışmadığını hemen anlar. Birlik duygusunu fark ettiklerinde, kendilerini daha güvende hisseder, öğrenmenin gerektirdiği riskleri almaya daha açık olurlar.

Benim sınıfımda bu, aileleri okula sadece ara sıra gelen misafirler olarak değil, sürekli iş birliği yapan ortaklar olarak dâhil etmek anlamına geliyor. Veliler kendilerini değerli hissettiklerinde, çocuklar da değerli hisseder. Aileler kendilerini kabul edilmiş hissettiklerinde, öğrenciler de ait olduklarını bilir. Bu bağlılık duygusu, çocukların hatalarından ders çıkarmasını, öğrenme sürecine güvenmesini ve gelişmesini sağlar.

Bir çocuk, ebeveyni ve öğretmeninin aynı tarafta olduğunu bildiğinde, rahatlayabilir, dikkatini toparlayabilir ve başarılı olabilir. Etkili öğrenme, bu güven ve ortak ilgi temeli üzerine kuruludur.

İş Birliğini Kolaylaştırın

İş yükü ağırlaştığında beni ayakta tutan bir telefon var. Yılın başında, bir veliyi arayıp kendimi çocuğunun yeni öğretmeni olarak tanıtmıştım. Birkaç ay sonra tekrar aradım. Sıcak bir giriş yaptıktan sonra oğlunun derste küfür ettiğini söyledim. Tam o sırada sözümü kesti.

“Şu an yanınızda mı?”

“Evet, hanımefendi.”

“Telefonu ona verin.”

Koridora çıktım ve onun oğluna sert bir dille yaptığı konuşmayı dinledim. Telefonu bana geri verdiğinde, “Artık sorun yaşamayacaksın, Bayan Jackson. Yaşarsan da beni ara,” dedi.

Onun oğluyla konuşurken kullandığı kelimeleri onaylamıyorum ve evet, onu veli toplantısında görmek isterim. Ama o anda bana ve çocuğuna sağladığı şeyleri de biliyordum: netlik ve destek. Elindeki imkânlarla beni destekledi ve sınır çizdi.

Dağınık bir sosyal medya paylaşımının altındaki içten yorumlar. Sabır dolu e-postalar. Kasım ayında gönderilen fazladan kurşun kalemler. Bir çocuğun haftasını değiştiren koridordaki kısa bir telefon görüşmesi… Bunlar rastgele yapılan küçük iyilikler değil; işin ardındaki daha büyük hikâyeyi gösteriyor.

Veliler, öğretmenlerin düşmanı değildir. Çoğu zaman yanımızda duran, bazen gürültülü, bazen sessiz ama hep insan olan müttefiklerdir. Onları bulundukları noktada karşılayıp yanımızda durmalarını kolaylaştırdığımızda, sınıftaki herkes kazanır.

Bu yazı https:// www. edsurge.com/news/2025-10-22-children-thrive-when-teachers-and-parents-act-like-allies adresinde yer alan “Children Thrive When Teachers and Parents Act Like Allies” başlıklı makaleden özetlenerek çevrilmiştir.

Paylaş:
Etiketler : aile katılımı, April Jackson, eğitimde iş birliği, etkili öğrenme, öğrenci ve veli ilişkisi, öğrenme ortamı, öğretmen deneyimleri, sınıfta güven, Zeynep Türksoy İlhan

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Öğretmenlere Performans Denetimi Kabul Edilemez: 10-16 Kasım Eğitim Gündemi