Fatema Albakoury: Düşünmeyi Bize Kim Öğretecek? – Yapay Zekanın Gölgesinde Büyüyen Çocuklar

Kategori : Eğitim Dünyası

Çeviren: A. Cansu Özdemir

Kompozisyon yazarken, öğrencilerimden biri heyecanla bana gelerek yazısının giriş bölümünü gösterdi. Yazıyı okuyunca hemen bir terslik olduğunu anladım. Bu öğrenciyle tüm yıl boyunca imla ve dilbilgisi üzerinde çalışmıştık. Sanki bunca zaman bunları çalışan biz değilmişiz gibi, gösterdiği yazı imla ve dilbilgisi açısından kusursuzdu. Bir gecede çok ani bir gelişme yaşamış olsa gerek (!), çok akıcı cümleler kurmuş ve üstelik sınıfta yazarken hiç kullanmadığı bir dil kullanmıştı. Yazısındaki sözcüklerin anlamını sordum öğrencime, ama cevap veremedi. Yazısını özetlemesini istedim, ama onu da yapamadı.

Sonra derin bir nefes aldım ve kaçınılmaz olan soruyu sordum: “Yapay zekâ mı kullandın?”. O an öğrencim utançtan yüzüme bakamadı.

Bu duruma kızmadım ama endişelendim. Hatta üzüldüğümü söyleyebilirim. Öğrencime bu yazıdansa, anlaşılmaz bile olsa, kendisinin yazacağı bozuk cümlelerden oluşan bir yazıyı tercih ettiğimi söyledim. Yazı neye benzerse benzesin önemli olanın, yazıya onun sesinin ve çabasının yansıması olduğunu söyledim. Metne geri dönüp üzerinde tekrar çalışarak bu sorunun üstesinden gelmesini istemem onu rahatsız etti elbette. Ama dayanıklı olmasını ve olay örgüsünü anlamaya çalışmanın hafızasını güçlendirmek için bir fırsat olduğunu görmesini istedim, çünkü öğrencimin Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı’nda (IEP) bu beceriyi geliştirmek üzere desteğe ihtiyacı olduğu açıkça işaret edilmişti.

Sözünü ettiğim dayanıklılık, yani akademik dayanıklılık, bir öğrencinin zorlukları gelişme fırsatı olarak görmesiyle ilgilidir; bu dayanıklılık sayesinde hayal kırıklığı, sabırsızlık ve şüphe gibi duygular, kendine inanma, kararlılık ve güven ile yer değiştirir. Akademik dayanıklılığa sahip bir öğrenci, öğretmeninin desteğiyle verilen herhangi bir görevi kendini geliştirmek için bir fırsat olarak görür. Bu öğrenciyle çalışırken onda bu dayanıklılığın henüz oluşmadığını gözlemliyordum. Olay örgüsünü hatırlayamadığını fark ettiğinde ne kitaba dönmek, ne bir sınıf arkadaşına sormak, ne de bana danışmak istedi. Bu eylemlerin her biri kendi başına bir beceridir. Kitaba dönmek, materyali gözden geçirirken sabır ve kararlılık gerektirir; bir sınıf arkadaşına veya bana sormak ise cesaret ve dinleme becerisi gerektirir. Tüm bu beceriler gerçek hayatta önemlidir, ancak bu durumda yapay zekâ bu becerilerin geliştirilmesine izin vermemiş oldu.

Öğrencilerin akademik dayanıklılıklarını geliştirme fırsatlarından kaçınmalarına meydan veren sayısız dijital yol söz konusu olduğunda, onlara tüm yeteneklerinin gücünü ve önemini öğretmek bizim sorumluluğumuz hâline gelir.

Okuma ve yazma, sundukları zorluklar aracılığıyla akademik dayanıklılık için fırsatlar sağlar. Sayfayı çevirmek, sayfaya bir not kâğıdı yapıştırmak veya önemli noktaların altını çizmek, motor becerilerin gelişmesine katkı sağlar. Sayfanın sonunda durup konuyu özetlemek ise öğrencinin kısa süreli hafızasını güçlendirmesine imkân tanır.

Bu daha ayrıntılı gelişimsel becerilerin üzerine, kanıt bulma sürecinin kendisi de zaman zaman hayal kırıklığı yaratabilir çünkü öğrencinin kendi argümanını desteklemek için bağlantılar kurabilmesi adına metni tekrar okuması ve bazen yeniden öğrenmesi gerekir. Hayal kırıklığına karşı tolerans geliştirmek hayatın her alanı için önemlidir. İster ev işlerini tamamlamak ister araç kullanmak ister çatışmaları yönetmek olsun, hayatın pek çok yönü zaman zaman zorlayıcıdır. Yapay zekânın sağladığı kolaylık, hayal kırıklığına karşı düşük toleransa yol açar çünkü zor olarak algılanan her görev için kolay bir çıkış yolu vardır. Bu durum gençlerin, özellikle de dezavantajlı kesimlerden gelenlerin, çevrelerindeki dünyayı dikkatlice analiz etmeleri için gerekli eleştirel düşünme becerilerini kazanamamalarına yol açarak ciddi sonuçlar doğurmaktadır.

Yüksek hayal kırıklığı toleransı, kompozisyon yazımının dışında da anahtar işlevdedir. Örneğin bir kişinin kira sözleşmesini veya kontratı okuyup haklarıyla ilgili endişe yaratabilecek noktaları belirlemesi de buna dahildir. Oy verme dönemlerinde yerel yasaları anlamak, insanların hayatlarının nasıl etkileneceği konusunda araştırma yapma ve soru sorma becerilerini gerektirir. Bu beceriler, öğrencilerin kendi hayatlarında ve topluluklarında aktif bireyler olmalarını sağlar. Yüksek hayal kırıklığı toleransı olmazsa; kendi gücümüzü, öngörümüzü ve bağlantılar kurma kapasitemizi başkalarına devretmiş oluruz.

Beynimiz bizim için çok yararlıdır, ancak disiplin ve muhakeme yeteneği geliştirerek düşüncelerimizle ilgilenirsek bu yararlılığı sürdürebiliriz. Yapay zekâ kaçınılmazdır, ancak öğrencilerimiz onu kullandıklarında varlığını inkâr etmek ve yaptırımlar uygulamak yerine, onlara insan olarak doğuştan sahip oldukları becerilerin gücünü ve bu becerilerin hayatlarında neden önemli olduğunu öğretmeliyiz.

Bu yazı https://www .edsurge.com/news/2025-09-03-i-want-my-students-effort-not-ai-s-shortcut-to-perfect-writing adresinde yer alan “I Want My Students’ Effort, Not AI’s Shortcut to Perfect Writing” başlıklı makaleden özetlenerek çevrilmiştir.

Paylaş:
Etiketler : akademik dayanıklılık, Bireyselleştirilmiş eğitim planı, Düşünmek Nedir, ev ödevleri, kompozisyon yazımı, yapay zeka

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Eğitim Felsefesi ve Cumhuriyet Eğitimi
Sayılarla Eğitimde ve İstihdamda Bir İlerleme Hikayesi!