İnsan öğrenmesi 2,5 milyon yıllık evrimi kapsayan destansı bir hikayedir. Bu uzun ve karmaşık yolculuk boyunca insanın öğrenmesi, farklı ortamlara uyum sağlama, yenilik yapma ve gelişme yeteneğimizin arkasındaki itici güç olmuştur. Bu, tür olarak merakımızın, yaratıcılığımızın ve azmimizin bir kanıtıdır.
Öğrenme hala gizemini büyük oranda korusa da öğrenmenin insanların ya da biyolojik adıyla Homo Sapiens’in hayatta kalabilmek için geliştirdiği en önemli beceri olduğu konusunda bir şüphemiz yok. Bu sayede insan diğer canlılara kıyasla bilinçli kararlar verebilen, buluşlar yapan ve var olanları kullanarak hiç düşünülmemişleri yaratabilen üstün bir canlıdır.
İnsan zekasının en önemli ürünlerinden biri hiç şüphesiz Bilimdir. Bilim, bilmeye dair geliştirdiğimiz en güvenilir ve geçerli bilgi üretme yoludur. İnsan zihninin diğer önemli ürünü ise Teknolojidir. Teknolojinin birçok kavramsal ve işlevsel tanımlarını daha önce görmüşsünüzdür. Ama teknolojinin en yalın tanımı Yapabilmektir. Bildiklerimiz bazen hayata geçirebildiğimiz uygulamalara dönüşmeyebilir. Bildiklerimiz yapabildiklerimizin kapasitesini artırırken yapabildiklerimiz sayesinde de bildiklerimize yeni bilgiler katabiliyoruz.
Son 2 yıldır ChatGPT (Generative Pre-trained Transformer) ile insanın öğrenme serüveni yeni bir kulvara taşındı. Özellikle üretim sektöründe yapay zekanın üretime ve karlılığa olan katkısı bütün sektörlerde hemen hemen aynı heyecanı yarattı. Eğitim sektörü de bu sektörlerden biri olarak yapay zeka konusunda belki de iştahı en fazla kabaran sektör olarak ilk sıralarda yerini aldı. Özellikle son 5 yıldır robotik-kodlama sloganı ile kayıt alan özel öğretim kurumları bu sene sloganlarını yapay zeka ile güncellediler.
Aslında teknolojinin eğitimdeki serüveni teknolojinin diğer sektörlerdeki destansı hikayesi ile çok da benzerlik göstermemektedir. Özellikle 70’li yıllarda bireysel bilgisayarların evlere ve okullara girmesi ile birlikte eğitimin kronik sorunlarına artık kesin çözümlerin bulunduğu konusunda birçok eğitim paydaşı ikna olmuşlardı. Ancak teknolojinin son 50 yıldır eğitim ortamındaki yaygın kullanımı gözardı edilemeyecek miktarda yenilik ve faydayı öğrenme ortamına taşıyor olsa da eğitimin kronik problemlerinde anlamlı bir azalma olduğunu söylemek gerçekçi olmayacaktır. Bunu birçok gerekçesi var elbette. Öğrenme çok karmaşık ve her zaman iyi tanımlanmış sıralı görevler kümesinden oluşmayan zorlu bir süreç. Şüphesiz bir çok faktörden etkileniyor. Bu yüzden sürekli değişen değişkenler topluluğundan oluşan bir süreç olarak da tanımlayabiliriz. Ancak bu detaya boğulmadan önce gözlerimizi resmen kamaştıran bu yeni teknolojinin öğrenme ortamındaki kullanılış şeklini ve öğrenme üzerine etkilerini kısaca gözden geçirelim.
Chatgbt henüz 2 yaşını yeni dolduracak. Bu nedenle bu teknolojilerin öğrenme üzerindeki etkisini gösteren empirik veriler yeni yeni literatüre girebiliyor. Chatgbt’nin iyi bir öğretim aracı olup olmadığı, becerileri geliştirip geliştirmediği, yaratıcılığı ve kritik düşünme becerilerini destekleyip desteklemediği son zamanlarda deneysel araştırmalar ile sorgulanmakta ve bu araştırmaların sonuçları literatürde yerini almaktadır. Gelin bu araştırmalardan 3 tanesini birlikte gözden geçirelim.
Araştırma 1
Anil R. Doshi ve Oliver Hauser, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını Temmuz 2024’de Science Advances dergisinde paylaştı. Deneye katılan 3 ayrı gruptan kısa hikâye yazması istendi. Bir grubun üretici yapay zekâdan bir kez, diğer grubun ise 6 kez destek almasına izin verildi. Üçüncü gruptaki katılımcıların ise yapay zekâdan yardım almalarına izin verilmedi. Araştırma sonuçları ilginç.
Yapay zekâ kullanan gruplarda bireysel yaratıcılıkta artış saptandı. Ancak, çeşitliliğin azaldığı görüldü. Bu arada yaratıcılığı yüksek bireylerde üretken yapay zekânın bir katkısı gözlenmedi. Yani bu tür çocuklar yapay zekâ kullansa da kullanmasa da zaten yaratıcı. Bu araştırmanın da altını çizdiği gibi yapay zekâdan aynı ya da benzer cevaplar alan bireylerin sıra dışı fikirler üretme olasılıkları azalıyor. Araştırmanın tamamına burayı tıklayarak adresinden erişebilirsiniz.
Araştırma 2
Pensilvanya Üniversitesi’nden Prof. Hamsa Bastani liderliğindeki bilim insanlarının yaptığı çalışmada üretici yapay zekâ, farklı 2 formatta lise matematik dersinde öğrenmeyi desteklemek amaçlı kullanıldı. Deney sonrası üretici yapay zekâ kullanan öğrencilerin matematik performansları ölçüldü. Bir formatını kullanan grupta performans yüzde 48 artarken, farklı bir formatını kullanan diğer grupta bu artış yüzde 127 oldu. Sonuçlar etkileyici. Ancak araştırma burada bitmiyor. Bu iki gruptaki katılımcıların yapay zekâ kullanmaları engellenerek, tekrar performansları ölçüldü. Bu durumda öğrencilerin performansları hiç yapay zekâ kullanmayan öğrencilerin performansının bile yüzde 17 gerisine düştü. Araştırmacılar buradan şu sonucu çıkardı: “Uzun vadeli üretkenliği sürdürmek için insanların kritik becerileri öğrenmeye devam etmesini sağlamak gerekiyor. Bu yüzden üretken AI’yı devreye alırken dikkatli olmalıyız.” Araştırmanın tamamına buradan erişebilirsiniz.
Araştırma 3
Eric Klopfer, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki (MIT) lisans bilgisayar bilimi dersinde bir deney yaparak sınıfını üç gruba ayırdı ve öğrencilerine Fortran dilinde çözmeleri gereken bir programlama görevi verdi. Ancak, öğrencilerin hiçbiri daha önce bu konuyu bilmiyordu. Bir gruba ChatGPT kullanma izni verilirken, ikinci gruba Meta’nın Code Llama büyük dil modelini (LLM) kullanmaları söylendi. Üçüncü grubun yalnızca Google’ı kullanmasına izin verildi. Tahmin edilebileceği gibi, ChatGPT kullanan grup sorunu kısa sürede çözdü, LLM kullanan grubun problemi çözme süresi daha uzun oldu. Google kullanan grubun problemi çözmesi ise daha da uzun sürdü. Çünkü problemi bileşenlere ayırmaları gerekiyordu. Daha sonra öğrencilerin sorunu ezbere nasıl çözdükleri konusunda kalem kâğıt testi yapıldı ve bulgular şaşırttı. Klopfer, ChatGPT grubunun “hiçbir şey hatırlamadığını ve hepsinin başarısız olduğunu” raporladı. Bu arada, Code Llama grubunun yarısı, Google kullananların ise tamamı testi geçti.
Çalışmanın tamamına bu adresten erişebilirsiniz.
Henüz Yeterli Verimiz Yok
Yapay Zekanın eğitimdeki potansiyeli konusunda kolaycı bir yorum yapmak belki mümkün ancak gerçekçi değil. Henüz ne çok umutlanabileceğimiz ne de karamsarlığa düşmemizi gerektiren yeterli veriye sahip değiliz. Ancak teknolojinin geçmişte eğitim ortamlarında nasıl da hoyratça ve amaçsız kullanıldığını hatırladıkça aynı trajedinin Yapay Zeka konusunda da yaşanması oldukça muhtemel. Özellikle eğitimin erken dönemlerinde hazır cevap mekanizması olarak yapay zekanın kullanılması öğrencilerin gelişimine olumsuz etki yapma ihtimalini artırmakta. Hele günümüzdeki kullanım şekli ile aynı veri tabanlarından benzer cevaplara ulaşan öğrencilerin yaratıcılıklarının ve eleştirel düşünme becerilerinin gelişmesini beklemek ise hayal olacak gibi.
Öğrenme içsel motivasyon gerektiren, odaklanmanın kritik rol oynadığı ve sürekli çabalama ile başarılabilen karmaşık bir süreç. Bu süreçte öğrencilerin odaklanmalarına, çabalamalarına ve motive olmalarına fırsat vermeyen hazır cevap mekanizmalarını sınıfa taşırsak karşımızda yaratıcılığı düşük vasat zeka bir popülasyon oluşabilir.
Öğrenme hazır cevaplarla değil, kafa yormakla, belli bir süre odaklanmayla ilgilidir. Çünkü öğrenme zaman alan, içsel motivasyon ve zihinsel tekrar gerektiren bir süreç.”
Geçmişte bu gerçekleri gözardı ederek sınıfa taşıdığımız teknolojiler çoğu zaman para kaybına ve hayal kırıklıklarına neden oldu. 2,5 milyon yıllık destansı evrimsel sürecimizi gözardı edersek Yapak Zeka kısa sürede yerini Vasat Zekaya bırakabilir.
2 Yorum. Yeni Yorum
Çok değerli bir araştırma. Karar mekanizmalarının ve Öğretmen arkadaşlarımın okuması ve süreci izlemesi gerek. Teşekkürler ederim değerli hocam.
Merhabalar,
Yazınızı güncel bulduğum için izninizle paylaşmak istiyorum.Bizim gibi düşünen çağdaşlarımız dijital alan için oldukça tedirgin ve sınırlarının ne olması konusunda endişeli.Özellikle torunlarımızın müptelası olduğu ve çocuklarımız tarafından sınır konma konusunda duyarsız kalındığı süreçlerde bizlere düşen görevler nelerdir.Belki kuşak farkı yaşıyoruz ama deneyerek öğrenen neslin problemleri çözme konusunda daha dirençli olduğunu görüyoruz Tavsiyeleriniz önemlidir.Saygılar