Eğitimde Cinsiyetçilik

Kategori : Eğitim 101

Cinsiyetçilik, bir kavram olarak ikinci dalga feminist hareketin erkek üstünlüğüne dayalı dil ve kültürü anlamaya ve analiz etmeye yönelik çabaları içinde ortaya çıktı (1). Eğitim alanında ilk kez Sadker&Sadker (1974) tarafından okullardaki cinsiyet ayrımcı uygulamaları sorgulamak için kullanıldı (2). Cinsiyetçilik, bir kişinin cinsiyetine yönelik ayrımcılık ve önyargıları içerir. Genellikle bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğu varsayımına dayanır. Cinsiyetçilik tıpkı ırkçılık gibi bir ayrımcılık türü olarak, cinsiyetlerle ilgili kalıpyargıları ve önyargıları besleyen toplumsal normlardan beslenir. Genellikle, cinsiyet rolü kalıpyargılarına dayanan inanç ve tutumları içerir; “saçı uzun aklı kısa”, “er kocayınca koç olur, karı kocayınca hiç olur” “ karı gibi ağlamak” gibi nefret ve düşmanlık ifade eden sözlerde açığa çıkan dolaysız biçimlerinin yanında “kadınlar çiçektir”, “kadınlar narindir” gibi koruyucu ve yüceltici biçimlerde de açığa çıkabilir. Kadınların erkekler kadar akıllı olmadığını iddia etmek cinsiyetçi bir önyargıdır. Aynı zamanda kadınların ‘narin’ ve ‘korunması’ gerektiğini düşünmek de cinsiyetçiliğin bir başka tezahürüdür. Dilin kullanımından çalışma hayatının örgütlenmesine, ders kitaplarından kültürel ürünlere kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkan bu ayrımcılık, kadınlarla erkekler arasındaki farklılığın eşitsizliğe dönüşmesine katkıda bulunur.

Cinsiyetçilik öğrenilen bir davranıştır. Ekonomik, sosyal ve siyasal alanda cinsiyet eşitsizliğinin sürdüğü toplamlarda, aile ve okul gibi kurumlar ile arkadaşlık, sokak, piyasa gibi toplumsal ilişki ağları içinde öğrenilir. Cinsiyetçi söylemler verili eşitsizliği meşrulaştırır ve kadınları bağımlı konumda tutmaya yöneliktir.

Cinsiyetçilik okullarda aynı sınıflarda ve aynı sıralarda oturan, aynı kitapları okuyup aynı öğretmenleri dinleyen kız ve erkek öğrencilerin nasıl farklı mesajlar aldığı sorusuyla ilgilidir. Okul başarısında ve entelektüel gelişimde önde olan kız öğrencilerin hayata atıldıklarında evde, ailede ve işyerinde ikincilliği, bir adım geride durmayı nasıl ve neden kabul ettiklerini sorduğumuzda bakmamız gereken yerleri gösterir. Müfredatın, ders kitaplarının, öğretmen davranışlarının ve okuldaki hakim kültürün cinsiyet ile ilgili (eşitlikçi ya da ayrımcı) olup olmaması belirleyicidir.

Eğitimde cinsiyetçilik konusu eğitime erişimden başlayarak hangi tür beceri ve vasıfların kimler için öngörüldüğünü, kimin hangi işe yerleşeceğine yönelik yönlendirmelerin nasıl yapıldığını, her iki cins için ne tür bir öznellik tasarlandığını, bu süreçlerde okul yönetimi ve örgütlenmesinden öğretmen tutumlarına kadar açık ve gizli müfredatın içeriğini; öğrencilere aktarılmak üzere hangi bilginin seçildiğini ve bilgi süreçlerinin nasıl yapılandırıldığını, okulun bir kültürel alan olarak nasıl düzenlendiğini ve işleyişini mercek altına almayı gerektirir (3).

Genellikle de okulların ve eğitsel uygulamaların içerikleri, toplumdaki cinsiyet rollerine ilişkin kalıpyargıları gizli ya da açık iletilerle öğrencilere taşır. Cinsiyet kalıpyargıları, kadınların ve erkeklerin özellikleri ve davranışları hakkında yaygın olarak benimsenen inançlardır. İki cinsin birbirinden hangi bakımlardan ayrıldığına dair inançları yansıtır. Kadın ve erkeğe özgü olduğuna inanılan davranış, görünüş ve kişilik farklılıklarını vurgulamak için kullanılır. “Kadınlar uysaldır, fedakârdır; “erkekler matematikte ve yön bulmada daha başarılıdır”, “kadınların iletişim becerileri daha gelişkindir” gibi kalıpyargılarla ifade edilir.

Bu iletiler çocukları geleneksel cinsiyet rollerine uygun davranışlara yöneltir, kadın ve erkeğe ilişkin başarı ölçütlerini ve sınırlarını tanımlar. Okul öğrencilerini hem dersler biçiminde sürdürülen standartlaştırılmış öğrenme durumları aracılığıyla hem de davranış kuralları, derslik düzenlemeleri ve öğretmen söylemleri gibi yollarla biçimlendirir (3). Okullarda cinsiyetçilik çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir ve çocukların ve gençlerin ruh halini, gelişimini ve seçimlerini etkiler.

Okullarda cinsiyetçiliğin sürdürülmesinin başlıca yollarından biri, cinsiyet kalıpyargılarının kullanılmasıyla ilgilidir. Bu kalıpyargılar kız ve erkek öğrenciler için uygun davranışlar, roller ve ilgilerin neler olması gerektiğini belirler. Özellikle ders kitapları ve yardımcı kitaplarda bu tür ifadeler yaygındır. Örneğin, erkek karakterler genellikle güçlü, cesur olarak betimlenir ve liderlik rolleri üstlenirken, kadın karakterler duygusal, şefkatli ve sıklıkla yardımcı rollerde betimlenir.

Bu kalıpyargılar kızların edebiyat, dil ve sosyal alanlarda, erkeklerin ise matematik ve fen bilimlerinde daha iyi olmasının beklendiği öğretmen söylemleri ve sınıf içi tartışma ortamlarında da ortaya çıkar. Öğretmenlerin kız ve erkek öğrencilerden cinsiyetlerine göre farklı beklentilere sahip olması öğrenme ortamlarına yansır ve öğrencilerin seçimlerini etkilediği bilinmektedir.

Öğretmenler, sınıf içi etkileşimler sırasında farkında olmaksızın da önyargılı davranabilirler. Bu alandaki araştırmalar, erkeklerin genellikle daha göz önünde tutulduğunu, öğretmenlerden daha fazla ilgi ve geri bildirim aldıklarını ve katılma konusunda daha fazla teşvik gördüklerini göstermektedir. Öğretmenlerin kızları sakin, mazbut ve makul olmaya yönlendirirken, erkekleri iddialı, aktif ve cesur olmaya cesaretlendirmesi; alanlara ayrılma ve meslek seçiminde cinsiyete dayalı işbölümünü referans alan yönlendirmeler yapması okullardaki cinsiyetçi uygulamaların bir başka biçimidir. Bu tür öğretmen davranışları ve söylemleri, çocukların ve gençlerin verili cinsiyet kalıplarının içine kolaylıkla yerleşmelerini sağlar.

Okulların kılık kıyafet konusundaki düzenlemeleri ve kuralları da genellikle cinsiyetle ilgili önyargıları yansıtır. Bu konuda özellikle kız öğrencilere karşı cinsiyetçi tutumlar sıklıkla ortaya çıkabilir. Örneğin, etek boyu kuralları veya kız öğrencilere yönelik kılık kıyafet denetimi ve yasaklar (saç, görünüm ve bakım konusunda) titizlikle uygulanır. Bu konuda kız öğrencilerin sürekli mercek altında tutulması, toplumdaki kadın bedenine yönelik cinsel önyargı ve yasakları yansıtır.

Bir diğer önemli cinsiyet damgalı ayrıştırma, spor ve ders dışı etkinliklerde ortaya çıkar ve bunlar öğrencilerin gelişiminde son derece hayati öneme sahiptir. Okullar genellikle kadın ve erkek spor takımlarına eşit olmayan fırsatlar ve kaynaklar sağlar. Benzer şekilde, kulüplerde ve etkinliklerde liderlik pozisyonları ağırlıklı olarak erkek öğrenciler tarafından doldurulabilir. Kızların spor etkinliklerinde ikincilleştirilmesi ve düşük beklentiler, onların bu alanlardanuzaklaşmalarını getirebilir.

Okullarda cinsiyetçiliğin en kötü biçimlerinden biri cinsel taciz ve cinsiyete dayalı zorbalık gibi sorunlarda ortaya çıkar. Beden ve kimlik konusunda aşağılayıcı yorumlar, cinsel kimlikler konusunda ayrımcı tutumlar, istenmeyen yaklaşımlar ve fiziksel taciz gibi davranışlar düşmanca bir ortam yaratır. Bu tür zorba ve cinsiyetçi davranışlar yalnızca mağdurlar için değil, tüm bir okul kültürünü zehirler ve aynı zamanda bu tür davranışların kabul edilebilir olduğu algısını da güçlendirir.

Okullardaki yönetim, temsil ve karar süreçlerinin toplumsal cinsiyet profili de cinsiyetçi uygulamaların önemli bir yönünü oluşturmaktadır. Öğretmenlik uygulamada bir kadın mesleği olarak kabul edilmekte ve özellikle ilköğretim düzeyindeki belirgin kadın öğretmen ağırlığına rağmen, yönetim ve karar süreçlerinde otoriteyi erkeklerin temsil etmesi öğrencilerin geleneksel cinsiyetçi işbölümünü içselleştirmelerini kolaylaştırmaktadır.

Okullar ideolojik bir araç ve aynı zamanda kültürel yeniden üretim alanı olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda diğer kurumlardan daha kritik bir role sahiptir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için uğraşabilir ya da cinsiyete dayalı eşitsizliğin yeniden üretimini sağlamaya devam eder (4).

Öğrencilerin sınıf içi düzenden başlayarak cinsiyete göre ayrılıp, dizildiği, oturtulduğu, cinsiyetçi toplumsallaşma kalıplarının teşvik edildiği okullarla; tek cinsiyetli öğretim yapan okullarda ve eğitim kurumlarında cinsiyete dayalı bu ayrışma cinsiyetçiliğin sürmesine uygun ortamı sunar. Bu nedenle karma eğitim ve karma sosyalleşme cinsiyetçiliğin geriletilmesinde önemli bir dayanaktır. Özellikle laik eğitimi geriletmeye yönelik uygulamalarla birlikte gündeme gelen bu tür cinsiyete dayalı ayrışmayı teşvik eden ve dayatan uygulamaların yaygınlaştığı görülmektedir (5).

Kız ve erkek öğrenciler için farklı normlar ve kurallar koyan, erkek öğrencilere tolerans tanırken, kızlar üzerinde baskı kuran, cinsel taciz ve istismar konusunda öğrencileri koruyamayan, kız öğrencileri aşağılayan davranış ve sözlerin okullarda dolaşımına izin veren ya da görmezden gelen, cinsel kimliklere karşı önyargılı ve ayrımcı davranan okul yönetimleri ve öğretmenler toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretimine katkıda bulunurlar.

Cinsiyetçiliğin eğitim politikası haline geldiği durumlarda, kadınları aşağılayan ve toplumsal cinsiyet eşitliğini geriletmeyi hedefleyen pratiklerin öne çıktığı bilinmektedir. Bilginin kaynağı olan ders kitapları ve okullarda dolaşıma sokulan kitapçıklardaki “Kocasına itaat etmek, kocası için süslenmek, kocasının yanında yüksek sesle konuşmamak, kocasını adıyla çağırmamak, her şeye itirazda bulunmamak, kocasının sözünü kesip önüne geçmemek ve beyini utandırmamak”(6) gibi kadınlar için tanımlanan “adap kuralları” cinsiyetçiliğin en açık halidir.

Okulların bu sorunları kendi haline bırakması ya da disiplin konusuna indirgemesinden ziyade düzenleyici kurallar ve normlar oluşturması ve rehberlik ve danışma hizmetleri yoluyla öğrencilerin ve yetiştirme süreçlerinde öğretmenlerin ve yöneticilerin yeniden yönlendirilmesi son derece önemlidir.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen eğitim politikaları altında okullar, çocukların ve gençlerin cinsiyet kalıpyargılarının cenderesinden kurtulmasında önemli bir rol oynayabilir (7). Çünkü eğitim tutum ve davranışları değiştirmede güçlü bir araçtır. Bunun için karma eğitimin ve sosyalleşmenin teşvik edilmesi, müfredat ve ders kitaplarından cinsiyetçi ifadelerin ayıklanması, okullarda öğrencilere toplumsal cinsiyet kalıpyargılarını sorgulamalarına imkan sağlayacak öğrenme ve toplumsallaşma araçlarının ve ortamlarının sunulması ve okulların cinsel taciz ve şiddetten arındırılması gerekir.

 

Kaynaklar
(1) Bkz Kramarae, C. and Treichler, P.A. Feminist Dictionary. University of Illinois Press, 1996.
(2) Sadker and Sadker (1974) Sexism in Education: Reality and Response. Presented at the Annual Meeting of the American Educational Research Association (59th, Chicago, Illinois, April 1974) https://files.eric.ed.gov/fulltext/ED092839.pdf;

Ayrıca Bkz. Diller, A., Houston, B., Morgan, K,P. and Ayim, M. The Gender Question In Education: Theory, Pedagogy and Politics. Westview Press, 1996.

(3) Tan, M., 2000. “Eğitimde Kadın Erkek Eşitliği ve Türkiye Gerçeği,” Kadın Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyüş. TUSIAD. İstanbul: 21-116.

(4) Sayılan, F. Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim. Olanaklar ve Sınırlar, Dipnot Yay., Ankara: 2012
(5) Bkz. Aratemur, C.Ç. ve Bayhan, S. (2018) Değişen Ders Kitaplarında Sekülarizm ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması. Karşılaştırmalı Eğitim Derneği. https://bepam.bogazici.edu.tr/arastirma (Aralık, 2024); Süzer, Tanyel. (2024) Cinsiyet Eşitliğinin Hedeflenmediği Yeni Türkiye Maarif Modeli. https://kadinvardiyasi.org/serbest-kursu/cinsiyet-esitliginin-hedeflenmedigi-yeni-turkiyenin-maarif-modeli/ (erişim: ocak, 2025); Kav, G. (2024) “Maarif” Modelinde Kadının Adı Yok!” https://yarinhaber.net/haber/343/maarif-modelinde-kadinin-adi-yok ( erişim: Ocak,2025)
(6) Bkz Eğitim Sen. 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Değerlendirme Raporu. 22 Haziran 2016
(7) UK Feminista and the National Education Union ( 2017) Summary of research findings “It’s just everywhere”: A study on sexism in schools and how we tackle it. https://rm.coe.int/report-its-just-everywhere-neu-uk-feminista/168079cee0 (erişim: Ocak, 2025)

.

Paylaş:
Etiketler : eğitimde cinsiyetçi kalıplar nasıl öğrenilir?, eğitimde cinsiyetçilik, fevziye sayılan, toplumsal cinsiyet ve okullar

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Eleştirel Teori
Köy Enstitüleri